Ubuntu Felsefesi

Recep Hilmi TUFAN | rehitu.com
By -
15
Günlerden bir gün, Afrika’da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir. Oyun basittir. Çocukları belirli bir yerde yan yana sıraya dizer ve açıklar. 

"Herkes karşıdaki ağaca kadar tüm gücüyle koşacak ve ağaca ilk ulaşan birinciliği kapacak. Ödülü ise yine o ağacın altındaki güzel meyveleri yemek olacak.

Çocuklar oyuna hazır olunca, antropolog oyunu başlatır. İşte o anda bütün çocuklar el ele tutuşur ve beraberce koşarlar. Hedef gösterilen ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar. 

Antropolog şaşırır ve çocuklara neden böyle yaptıklarını sorar. Aldığı cevap hayli manidardır: 

Biz “UBUNTU” yaptık: Yarışmış olsaydık, aramızdan sadece bir kişi yarışı kazanacak ve 1. olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi ödül meyveyi yiyebilir? Oysa biz UBUNTU yaparak hepimiz yedik.” 

UBUNTU; Güney Afrika'da "BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN ‘BEN’İM" demektir. Kelime karşılığı "insanlık". Başkalarına karşı merhametli, şefkatli, iyiliksever olmak gibi insani değerleri esas kabul ediyor. İşte BEN yerine BİZ diyebilmenin çok güzel bir örneği. Üzerinde düşünmeye, biraz kafa yormaya, denemeye değmez mi sizce de? UBUNTU'yu insanlığın bilincine yerleştirebilirsek dünya muhteşem olmaz mı?




Ubuntu, bu öğretinin en büyük temsilcisi sayılan Nelson Mandela tarafından da aşağıdaki gibi açıklanmış:

 

Başpiskopos Desmond Tutu da şöyle açıklamış ubuntuyu:

Ubuntuya inanan bir insan diğerlerine açıktır, diğerlerine olumludur, diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda tehdit altında hissetmez, onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir özgüveni vardır ve diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zulme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder."

Ubuntu felsefesi ile ilgili bir Afrika atasözü de üstte anlatılan hikayeyi destekler niteliktedir:

“Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git, uzağa gitmek istiyorsan birlikte git.”

Ubuntu felsefesinin benzerleri tüm eski kültürlerde olduğu gibi kadîm Anadolu ve Müslüman kültüründe de var. Burada benim amacım ubuntu felsefesini bizim kendi kadîm kültürümüzün önüne geçirmek de değil. Ama maalesef her geçen gün özümüzü kaybediyoruz, benliğimizi kaybediyoruz, hep özeniyoruz, görünüşte iyiye özeniyoruz ama niyeyse hep kötüye doğru gidiyoruz. Neler oluyor bize?

Önceki yazılarımda da birkaç defa değindim bu konuyu. Dünya üzerinden iyi hasletler her geçen gün kalkıyor. Ufacık bir iyilik hareketi bile çok abartılabiliyor. Tamam iyilik teşvik edilmiş oluyor ama o iyilik hareketi zaten bizim özümüzde vardı, niye kaybettik de sonradan yeni bulmuş gibi davranıyoruz ki? 

Birlikte olmak, cemaat olmak, imece usulü çalışmak vs. bunların her biri birer ubuntu örneği aslında. Çok uzağa gitmemek lâzım yâni. Böyle yazıyorum da bende de durum aynı. Bu ahir zamanın kötülüğü ne kadar içimize işlediyse artık herkesin bir menfaat beklentisi olduğunu düşünüyor insan. Mesela oldukça yardımsever bir blogcu arkadaşımız var. Kendisi bloglar âleminin beyidir. Blog Beyi derler ona. Adam herkese yardım etmek için elinden geleni yapıyor. İşini gücünü bırakıyor ve gerektiğinde uzak masaüstü bağlantısı da kurup yardım ediyor herkese. Senin yardım talebin olmasa bile senin blogundaki eksiği bulup sana söylüyor ve müsait olduğunda düzeltelim deyip seni aktif olmaya zorluyor. İnsan düşünüyor ya hu bu adamın nasıl bir beklentisi var ki diye ama yok işte adam iyilik yapmayı seviyor. Blogunda, Whatsapp grubunda sürekli bir iyilik yapma peşinde. Bu arada kendisinin bloguna erişmek için buraya; Whatsapp grubuna ulaşmak için ise buraya tıklayabilirsiniz.

Siz daha önce duymuş muydunuz peki ubuntu felsefesini? Ubuntu felsefesine örnek teşkil edebilecek hikaye, olay, atasözü aklınıza gelirse bizimle paylaşmak ister misiniz?

İyilikle kalınız...

Bu yazımı beğendiniz mi? Eğer beğendiyseniz bundan sonraki yeni yazılarımı kaçırmamak için buraya tıklayarak abone olabilirsiniz.

Yorum Gönder

15Yorumlar


Yorumlarınızla yazıma katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim.

Forum'a da beklerim...

  1. Maalesef verdiğiniz örnekte çok haklısınız. Bize hep birinci olma, öne geçme aşılandı. Şimdi de o yanlışın peşinde koşuyoruz sanki. :(

    YanıtlaSil
  2. Bunu duymamıştım, çok güzel bir şey. Dediğiniz gibi bizim kültürümüzde var aslında ama kültürümüze yabancılaştırıldık, normal olan anormal, anormal olan normal görülmeye başlandı. Düzeltmeye çalışan biri çıksa da herkesin kendi tercihi, kimse kimseye karışamaz denip geçiliyor.
    Müfred gibi düşünüyorum, çocukluktan biri en iyi, birinci olmalıyız gibi aile, okul, çevre her yerde aslında bir baskı uygulanıyor. Keşke boş hırs yerine insanlık, iyilik ve güzellik aşılansa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah keşke ama her geçen gün birliktelikten ziyade bencillik aşılanıyor insanlara.

      Sil
  3. Çocuklar harika bir iş yapmışlar abi. Hayran olmamak elde değil.

    YanıtlaSil
  4. Bugün bilmediğim çok güzel bir şey öğrendim. Ama bize çocukluktan itibaren hep birinci olmak öğretilmiyor mu? Bizim buralarda zor sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bize hep bencillik öğretiliyor. Birlikte hareket etmek, düşene dost olmak öğretilmiyor maalesef. :(

      Sil
  5. Daha önceden duymuştum Ubuntu felsefesini harika bir şey.Blog beyi, daha çok yeni tanışmamıza rağmen sağolsun bloğumdaki bir kaç sorunumu söyledim,vaktini ayırıp yardımcı oldu çözmemde,kendisine tekrar çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. İlk defa duyuyorum anlamıda çok güzel ve hikaye olarak da örnek verilmesi ayrı bir detay emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Bu arada bahsettiğiniz blog beyine nereden ulaşabilirim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. BLoG BeYi idi isim değitirip BLoG DeDeKTiFi oldu Sinan kardeşimiz.

      Sil
  8. It's wonderful to know that Blog Bey was so helpful, thanks for sharing this...

    YanıtlaSil
Yorum Gönder

#buttons=(Anlaşıldı, Tamam!) #days=(20)

Bu blogda çerezler kullanılmaktadır. Şimdi Kontrol Et!
Ok, Go it!