#BirYaşımaDahaGirdim etti 468!
Bu ülkede adalete, yargıya, hukuka olan güvenimi ben net olarak 4 sene önce kaybetmiştim. Mağdur olduğum bir yangında, konuştuğum hiçbir avukat ben bu davayı kesin kazanırım diyemediği için elim kolum bağlı kalmıştım. O zamana kadar yargıyla da bir işim olmadığı için ilk defa o zaman net bir şekilde anlamıştım hukuk değil de guguk devleti olduğumuzu! Başına gelmeyen bilemiyormuş demek ki!
Biraz önce başına gelip de ülkede hak ve hukuk sisteminin çalışmadığını anlayan bir başkasının, hem de bir hukuk öğrencisinin tweet dizisini okudum. Kopyalayıp burada sizinle paylaşacağım kendi ağzından ancak siz de sesini duyurması için yazımın sonunda paylaşacağım tweeti yeniden tweetleyiniz lütfen!
Güler misin, ağlar mısın? Bahsedilen dedemizi ve yaptığı harika şaheser evi görmek için tweet dizisini muhakkak görüntüleyiniz.
"Şimdi sizlere ülkemizde güzel bir şeyler yapmanın dönüp dolaşıp insanın başına nasıl bela olabileceğini gösteren trajikomik bir dava anlatacağım. Anlatmaktan yoruldum artık, ama derli toplu olarak tüm olayı son kez anlatacağım. Dava 83 yaşındaki dedem Yusuf Gurbetoğlu hakkında.
Fotoğraftaki, 1958 yılında dedem tarafından inşa edilen ev, 2005 yılında Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından kültür varlığı ilan edildi. Daha doğrusu edilmiş, biz biraz geç öğrendik. Harika bir şey. Ev inşa ediyorsunuz, sağolsun devlet koruma altına alıyor.
Biraz geç öğrendik dediğim gibi, ve de enteresan bir usulle. Normalde ne beklersiniz eviniz kültür varlığı ilan edilince? Gelirler evinize, tebrik ve takdir ederler. Derler ki bu ev bundan sonra devletin koruma ve gözetiminde. Bir ihtiyacınız olduğu zaman haber verin falan filan.
Tabii ki öyle olmadı ama. 2017 yılında savcılıktan dedeme gelen bir davetle evimizin kültür varlığı ilan edildiğini resmen öğrenmiş olduk. Yalnız şöyle ufak bir ayrıntı vardı; ilgili davet tebrik ve takdir içerikli değil, tarihi esere zarar verme soruşturması ile ilgiliydi.
Evimizi dedem geleneksel Karadeniz mimarisi ile inşa etmiş vakti zamanında. Malumunuz bu evler ahşap oluyor. Evde çatının damlatmasından dolayı çürüme riski olduğundan çatı kiremitlerini değiştirmemiz gerekti. 2007 yılında çatı kiremitlerini aslına uygun kiremitlerle değiştirdik.
2011 yılında ise tarihi doku ile zerre kadar alakası olmayan, evin inşasından takribi 10-15 sene sonra inşa edilmiş, fotoğraftaki beton tuvalet kısmında dedemin ve babaannemin ilerleyen yaşından dolayı bazı genişletme ve tadilatlar yaptık.
Bu iki olay gerekçe gösterilerek dedeme Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalafet suçundan dava açıldı. Başta önemsemedik açıkçası, zira mahkemenin koruma altına alındığından haberimiz dahi olmayan evimizi tadil ettiğimiz için mahkumiyet vereceğine ihtimal vermedik
İÜHF'deki hocalarıma danışarak ve çevremdeki avukat abilerin yardımıyla mahkemeye TCK 30/4 ekseninde haksızlık yanılgısını esas alan bir savunma dilekçesi hazırlayarak sunduk. "İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz."
Bunun üzerine olay tabiatiyle bilirkişiye gitti. Bilir kişi! Bilirkişi raporunda yapılan değişikliğin tarihi dokuya zarar verdiği belirtilmiş :)) Üstelik uzman bilirkişilerimiz kanuna açıkça AYKIRI şekilde hukuki görüş belirtip hüküm verilmesi gereken TCK maddesini işaret etmiş.
Bunun üzerine bilirkişi raporuna itiraz ettik ancak mahkeme itirazımızı değerlendirmeye dahi almadan 1 yıl 8 ay hapis cezası verip hükmün açıklanmasını geriye bıraktı. Evet dedem, tarihi eser ilan edildiğini bilmediği evinin tadilatını yaptığı için hapis cezasına çarptırıldı.
Ancak işin esas rezil kısmına şimdi geldik. Davanın sonunda hakim bey dedeme demiş ki, dayı demiş ben senin suçsuz olduğunu biliyorum da demiş, eğer demiş beraat ettirirsem demiş, karşı taraf üst mahkemeye gider daha çok mağdur olursun demiş :)) olaya bakar mısınız hakim bu adam.
Bilin bakalım daha sonra ne oldu? :)) Kültür Müdürlüğümüzün avukatı hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına itiraz etti. Devletimiz 83 yaşında dedemin illa hapis yatmasını istiyor, neden? Çünkü kendi evine tadilat yaptı. Üstelik tarihi eser ilan edildiğini bilmediği evine :)))
Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi de Kültür Müdürlüğünün avukatını çok haklı buldu ve HAGB kararını bozup davayı dedeme "sen haklısın dayı" diyen hakime geri gönderdi. Bir hafta sonra duruşma var. Bakalım dedem haklı mıymış değil miymiş göreceğiz :))
İstanbul Hukukta son sınıf öğrencisi olan bir vatandaş olarak -ki bunu özellikle belirtiyorum- şu an bu olayı medyaya yansıtmaya çalışıyorum. Çünkü medyanın gücüne, yargı sisteminin adaletinden daha çok güveniyorum. İlk tweeti RT'leyip destek olursanız sevinirim."
Bu ülkede adalete, yargıya, hukuka olan güvenimi ben net olarak 4 sene önce kaybetmiştim. Mağdur olduğum bir yangında, konuştuğum hiçbir avukat ben bu davayı kesin kazanırım diyemediği için elim kolum bağlı kalmıştım. O zamana kadar yargıyla da bir işim olmadığı için ilk defa o zaman net bir şekilde anlamıştım hukuk değil de guguk devleti olduğumuzu! Başına gelmeyen bilemiyormuş demek ki!
Biraz önce başına gelip de ülkede hak ve hukuk sisteminin çalışmadığını anlayan bir başkasının, hem de bir hukuk öğrencisinin tweet dizisini okudum. Kopyalayıp burada sizinle paylaşacağım kendi ağzından ancak siz de sesini duyurması için yazımın sonunda paylaşacağım tweeti yeniden tweetleyiniz lütfen!
Güler misin, ağlar mısın? Bahsedilen dedemizi ve yaptığı harika şaheser evi görmek için tweet dizisini muhakkak görüntüleyiniz.
"Şimdi sizlere ülkemizde güzel bir şeyler yapmanın dönüp dolaşıp insanın başına nasıl bela olabileceğini gösteren trajikomik bir dava anlatacağım. Anlatmaktan yoruldum artık, ama derli toplu olarak tüm olayı son kez anlatacağım. Dava 83 yaşındaki dedem Yusuf Gurbetoğlu hakkında.
Fotoğraftaki, 1958 yılında dedem tarafından inşa edilen ev, 2005 yılında Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından kültür varlığı ilan edildi. Daha doğrusu edilmiş, biz biraz geç öğrendik. Harika bir şey. Ev inşa ediyorsunuz, sağolsun devlet koruma altına alıyor.
Biraz geç öğrendik dediğim gibi, ve de enteresan bir usulle. Normalde ne beklersiniz eviniz kültür varlığı ilan edilince? Gelirler evinize, tebrik ve takdir ederler. Derler ki bu ev bundan sonra devletin koruma ve gözetiminde. Bir ihtiyacınız olduğu zaman haber verin falan filan.
Tabii ki öyle olmadı ama. 2017 yılında savcılıktan dedeme gelen bir davetle evimizin kültür varlığı ilan edildiğini resmen öğrenmiş olduk. Yalnız şöyle ufak bir ayrıntı vardı; ilgili davet tebrik ve takdir içerikli değil, tarihi esere zarar verme soruşturması ile ilgiliydi.
Evimizi dedem geleneksel Karadeniz mimarisi ile inşa etmiş vakti zamanında. Malumunuz bu evler ahşap oluyor. Evde çatının damlatmasından dolayı çürüme riski olduğundan çatı kiremitlerini değiştirmemiz gerekti. 2007 yılında çatı kiremitlerini aslına uygun kiremitlerle değiştirdik.
2011 yılında ise tarihi doku ile zerre kadar alakası olmayan, evin inşasından takribi 10-15 sene sonra inşa edilmiş, fotoğraftaki beton tuvalet kısmında dedemin ve babaannemin ilerleyen yaşından dolayı bazı genişletme ve tadilatlar yaptık.
Bu iki olay gerekçe gösterilerek dedeme Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalafet suçundan dava açıldı. Başta önemsemedik açıkçası, zira mahkemenin koruma altına alındığından haberimiz dahi olmayan evimizi tadil ettiğimiz için mahkumiyet vereceğine ihtimal vermedik
İÜHF'deki hocalarıma danışarak ve çevremdeki avukat abilerin yardımıyla mahkemeye TCK 30/4 ekseninde haksızlık yanılgısını esas alan bir savunma dilekçesi hazırlayarak sunduk. "İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz."
Bunun üzerine olay tabiatiyle bilirkişiye gitti. Bilir kişi! Bilirkişi raporunda yapılan değişikliğin tarihi dokuya zarar verdiği belirtilmiş :)) Üstelik uzman bilirkişilerimiz kanuna açıkça AYKIRI şekilde hukuki görüş belirtip hüküm verilmesi gereken TCK maddesini işaret etmiş.
Bunun üzerine bilirkişi raporuna itiraz ettik ancak mahkeme itirazımızı değerlendirmeye dahi almadan 1 yıl 8 ay hapis cezası verip hükmün açıklanmasını geriye bıraktı. Evet dedem, tarihi eser ilan edildiğini bilmediği evinin tadilatını yaptığı için hapis cezasına çarptırıldı.
Ancak işin esas rezil kısmına şimdi geldik. Davanın sonunda hakim bey dedeme demiş ki, dayı demiş ben senin suçsuz olduğunu biliyorum da demiş, eğer demiş beraat ettirirsem demiş, karşı taraf üst mahkemeye gider daha çok mağdur olursun demiş :)) olaya bakar mısınız hakim bu adam.
Bilin bakalım daha sonra ne oldu? :)) Kültür Müdürlüğümüzün avukatı hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına itiraz etti. Devletimiz 83 yaşında dedemin illa hapis yatmasını istiyor, neden? Çünkü kendi evine tadilat yaptı. Üstelik tarihi eser ilan edildiğini bilmediği evine :)))
Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi de Kültür Müdürlüğünün avukatını çok haklı buldu ve HAGB kararını bozup davayı dedeme "sen haklısın dayı" diyen hakime geri gönderdi. Bir hafta sonra duruşma var. Bakalım dedem haklı mıymış değil miymiş göreceğiz :))
İstanbul Hukukta son sınıf öğrencisi olan bir vatandaş olarak -ki bunu özellikle belirtiyorum- şu an bu olayı medyaya yansıtmaya çalışıyorum. Çünkü medyanın gücüne, yargı sisteminin adaletinden daha çok güveniyorum. İlk tweeti RT'leyip destek olursanız sevinirim."
Şimdi sizlere ülkemizde güzel bir şeyler yapmanın dönüp dolaşıp insanın başına nasıl bela olabileceğini gösteren trajikomik bir dava anlatacağım. Anlatmaktan yoruldum artık, ama derli toplu olarak tüm olayı son kez anlatacağım. Dava 83 yaşındaki dedem Yusuf Gurbetoğlu hakkında. pic.twitter.com/SfqdOaj82V— Furkan Gurbetoglu (@gurbetogli) 1 Mart 2019
Yorumlarınızla yazıma katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim.
Forum'a da beklerim...