Açıkçası ben de düne kadar seramik ile fayans arasındaki farkı sürekli karıştırıyordum. Geçenlerde bir blogda (Blogu hatırlayamadım. Hatırlarsam eklerim buraya.) da bahsi geçince bu konuya eğilmeye karar verdim. Seramik ile fayans aslında birbirine benzer tekniklerde üretilen iki ayrı kaplama ürünü. Bizim en çok karıştırdığımız ise duvardaki mi fayans yoksa yerdeki mi konusu oluyor. Başlıkta da yazdığım üzere duvardakiler fayans, yerdekiler ise seramikmiş. Artık fayans kalmadı gibi bir şey çünkü hepsi daha güzel bir ortam sağladığı için seramiğe döndü. Seramikler de duvar seramiği ve yer seramiği olarak ikiye ayrılıyor zaten. Üretim tekniklerinde, hammaddelerinde muhakkak farklılıklar vardı. O yüzden yer seramiği duvarda; duvar seramiği yerde kullanılamaz.
Beni asıl ilgilendiren konu ise seramik ve fayans kelimelerinin nereden dilimize geçtiği konusu oldu. Hangisinin hangisi olduğunu öğrendiğimize göre kelime kökenlerine bir inelim.
Fayans:
Nişanyan Sözlük'te şöyle açıklanıyor:
Fayansa adını veren İtalya'nın Faenza şehri bu alanda çok uzmanlaşınca tüm dünyada bu isimle anılır olmuş. Tıpkı bizim Sivas Kangal köpeği gibi düşünün. Kangal denildiğinde tüm Türkiye'de ve dünyada biliniyor. Kangal köpeğine o isim yetiştirildiği topraklardan verilmiştir. İtalyanlardan bu işi öğrenen Fransızlar "faience" demişler. Biz de Fransızlardan okunuşunu almışız ve "fayans" demişiz.
Fayans ile ilgili rastlanılan en eski Türkçe kaynakta "ebniye-i kâdime" ibaresi geçiyor ki o da eski dilde bir tabirdir. Ebniye, binanın çoğulu binalar demektir. Kâdime ise "öne çıkan, önde gelen" demektir. Yâni "... saray ve köşk gibi önde gelen binâlarda görülen işbu tuğlalara Avrupalılar 'fayans' diye pek büyük ehemmiyet verirler." denilmek istenmiş.
Seramik:
Yine Nişanyan Sözlük ile ilerliyoruz:
Seramik kelimesi de dilimize Fransız dilinden geçmiş ancak öncesi ta Eski Yunanca'ya dayanıyor. Kiremit ile aynı köke sahip Eski Yunanca'da. Bir ara baş harfinin kiremit gibi "k" ile başlayanı "keramik" olarak da kullanılmış zaten. Şu anda da bu alanda faaliyet gösteren bir marka var ve adı Keramika. Demek ki bu yüzden böyle bir isim koymuşlar. Yunanca'daki "k"yi Fransızlar "c"'ye çevirmiş. Biz de Fransızca söylenişine itibarla "s"ye çevirmişiz ancak bir dönem Eski Yunanca'ya özenerek "k" ile de kullanmışız.
Sarıyla işaretlediğim "züvvar" kelimesinin de anlamını vermek isterim. "Züvvar", Arapça "zâir" kelimesinin çoğuludur. Zâir ise "ziyaret eden" demektir. Dolayısı ile "züvvar" ise "ziyaret edenler" demektir. Şöyle denilmek istemiştir 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde:
"... seramik fırınlarını ve saireyi ziyaret edenlere göstermekten ibârettir."
Fayans ile seramiği siz de karıştırıyor muydunuz acaba? Bundan sonraki yazımda ele almamı istediğiniz bir kelime var mıdır? Yorumlarınızı bekliyorum.
Beni asıl ilgilendiren konu ise seramik ve fayans kelimelerinin nereden dilimize geçtiği konusu oldu. Hangisinin hangisi olduğunu öğrendiğimize göre kelime kökenlerine bir inelim.
Fayans:
Nişanyan Sözlük'te şöyle açıklanıyor:
Fayansa adını veren İtalya'nın Faenza şehri bu alanda çok uzmanlaşınca tüm dünyada bu isimle anılır olmuş. Tıpkı bizim Sivas Kangal köpeği gibi düşünün. Kangal denildiğinde tüm Türkiye'de ve dünyada biliniyor. Kangal köpeğine o isim yetiştirildiği topraklardan verilmiştir. İtalyanlardan bu işi öğrenen Fransızlar "faience" demişler. Biz de Fransızlardan okunuşunu almışız ve "fayans" demişiz.
Fayans ile ilgili rastlanılan en eski Türkçe kaynakta "ebniye-i kâdime" ibaresi geçiyor ki o da eski dilde bir tabirdir. Ebniye, binanın çoğulu binalar demektir. Kâdime ise "öne çıkan, önde gelen" demektir. Yâni "... saray ve köşk gibi önde gelen binâlarda görülen işbu tuğlalara Avrupalılar 'fayans' diye pek büyük ehemmiyet verirler." denilmek istenmiş.
Seramik:
Yine Nişanyan Sözlük ile ilerliyoruz:
Seramik kelimesi de dilimize Fransız dilinden geçmiş ancak öncesi ta Eski Yunanca'ya dayanıyor. Kiremit ile aynı köke sahip Eski Yunanca'da. Bir ara baş harfinin kiremit gibi "k" ile başlayanı "keramik" olarak da kullanılmış zaten. Şu anda da bu alanda faaliyet gösteren bir marka var ve adı Keramika. Demek ki bu yüzden böyle bir isim koymuşlar. Yunanca'daki "k"yi Fransızlar "c"'ye çevirmiş. Biz de Fransızca söylenişine itibarla "s"ye çevirmişiz ancak bir dönem Eski Yunanca'ya özenerek "k" ile de kullanmışız.
Sarıyla işaretlediğim "züvvar" kelimesinin de anlamını vermek isterim. "Züvvar", Arapça "zâir" kelimesinin çoğuludur. Zâir ise "ziyaret eden" demektir. Dolayısı ile "züvvar" ise "ziyaret edenler" demektir. Şöyle denilmek istemiştir 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde:
"... seramik fırınlarını ve saireyi ziyaret edenlere göstermekten ibârettir."
Fayans ile seramiği siz de karıştırıyor muydunuz acaba? Bundan sonraki yazımda ele almamı istediğiniz bir kelime var mıdır? Yorumlarınızı bekliyorum.
Yorumlarınızla yazıma katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim.
Forum'a da beklerim...