2 gündür ruhum sıkılıyor. Sosyal medyada belki denk gelmişsinizdir. İstanbul Kağıthane'de 31 Ekim Perşembe sabahının 4:00'ünde (Gece 4:00 demek lâzımdı, değil mi?) ilim irfan yuvalarımızdan biri olan Sâdâbâd Talebe Yurdu iki uydurma gerekçe ile Kağıthane Belediyesi tarafından yıkım için basıldı. Gecenin 4:00'ünde zabıta ve çevik kuvvet sanki bir fuhuş operasyonu yapar gibi, sanki bir uyuşturucu baronunu yakalayacakmış gibi 59 üniversite öğrencisinin kaldığı yurdu koç başlarıyla, balyozlarla kırıyor ve üniversite öğrencilerine eşyalarını toplamaya fırsat bile vermiyorlar.
Kağıthane Belediyesi'nin iki uydurma gerekçesi neydi? Birincisi binanın kaçak olduğunu söylüyorlar, diğeri ise binanın depreme dayanıksız olduğunu söylüyorlar. Bu iki iddia da belgelerle çürütüldü. Binanın yapı kayıt belgesi ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı mevcut. 30 yılı aşkın süredir orada duran binanın kaçak olduğu yeni mi aklınıza geldi? Depreme dayanıksız olduğu iddiaları da tamamen asılsız. 2017'de çıkarılan sahte rapora yanıt olarak yurt yönetimi 2018'de belediyenin de kabul ettiği bağımsız kuruluşlardan, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden binanın depreme dayanıklı olduğuna dair rapor almışlar. Dediğim gibi bu raporların hepsi mevcut ve sosyal medyada paylaşılıyor zaten. Çürük denilen binayı akşama kadar yıkamadılar bu da ayrı bir konu. Kağıthane Belediyesi'ni yalanlayan belgeleri şu adreste görebilirsiniz.
Her şeyi geçtim bir yıkım için neden gecenin 4:00'ü tercih edilir ki? Bu adamlar terörist mi? Teröriste bile 120 saat mühlet verilen şu topraklarda Kur'ân- Kerîm ve üniversite talebeleri için 1 saat verilmedi. Kiliseleri onaran, yeniden kiliseler yapan hükümet kendi partisinden olan Kağıthane Belediyesi'nin bu tutumuna sessiz kaldı. Sessiz kalanlar sadece onlar değildi. Ana akım medya da sessiz kaldı veya ağababalarının istediği gibi lanse etti konuyu.
Gecenin 4:00'ünde yıkıma gelen ekiplerden müsaade istendiğinde ise kesinlikle taviz vermiyorlar ve yurt yönetiminin mahkemeden yıkımı durdurma kararı getireceğinden çekiniyorlar. Kağıthane Belediyesi, Twitter'dan yaptığı açıklamada yıkımın sabah 8:00'de başladığını iddia ediyor ancak paylaşılan videolardan da alenen belli ki gecenin zifiri karanlığında talebeleri coplarla, biber gazlarıyla ve plastik mermilerle zorla yataklarından kaldırıp dışarı çıkarıyorlar.
Her yemeğin ardından devleti için duâ edenlerin üzerine devlet gücüyle saldırılıyor, yurtları yıkılıyor. Yazıklar olsun! #SucumuzNe ki böyle muameleler yapılıyor? Yıkılan yurdun yerine rezidans mı yapılacak, AVM mi? 1 hafta sonra vizeleri başlayacak olan öğrenciler var. :( pic.twitter.com/FQ522WmW4T— Recep Hilmi TUFAN (@rehitucom) October 31, 2019
Aslında paylaşılacak bir sürü belge, video, fotoğraf var ki! #SuçumuzNe etiketiyle Twitter'da bahsettiğim tüm medyaya ve bilgilere ulaşabilirsiniz. Aynı etiket altında bu zulmü normal bir şey gibi görenlerin cik ciklerini de göreceksiniz muhakkak. Lütfen olaya tarafsız bakın ve vicdanınızla değerlendirin. Bir yıkım emrivakisi neden gecenin 4:00'ünde uygulanmak istenir? Etrafta binlerce depreme dayanıksız bina varken neden asılsız belgelerle sağlam bir ilim yuvası yıkılır? Benim babam Afyon'da bir yurtta vazifeli ve o yurda depreme dayanıksız raporu çıkarıldı. Hiçbir itiraz edilmedi ve yurdu parasını da vererek kendimiz yıktırdık. Bina gerçekten depreme dayanıksız ise biz niye kendimizi tehlikeye atalım ki? Öğrenciler depremde bina altında kalsaydı diye duyar kasanlar var bir de. Biz buralardan çorba içenlerin hem dünyasına hem de ahiretine faydamız dokunsun diye uğraşıyoruz; sizin gibi menfaatperest değiliz!
Çok fazla daldan dala atlıyormuş gibi oluyorum belki ama dedim ya ruhum sıkılıyor. Akl-ı selîm ile düşünemiyorum. Yukarıda da dedim ya bizim hükümetle, rejimle, iktidarla işimiz olmaz. Biz 1400 yıllık bir hizmetin devamı için vazifelendirilmiş bir cemaatiz sadece. Biz sırf birilerinin partisine oy vermiyoruz diye hedef gösteriliyoruz. Yakın çevremden bazıları da gelip kendince bana iyilik yapıyor ve uyarıyor; gitme oralara diyor. Operasyon yapılacak diyor. Operasyon dedikleri buymuş demek ki! Gecenin 4:00'ünde yurt yıkımı! "Bir gece ansızın gelebiliriz" diye teröristlere denmiyor muydu? 3 Nisan 2007'de de Piyalepaşa Yurdumuzu yıktılar. Orada da benzer uydurma bir tezgah kuruldu ve içeride Kur'ân-ı Kerîmler, demirbaş eşyalar varken yurt yıkıldı. Unutmayacağız, tarih de unutmayacak!
Neyse Allah var, gam yok! Zalimin zulmü artıyorsa bilin ki sonu da yaklaşıyor! Bu konuda çok sevdiğim Hayati İNANÇ Hocamızın şöyle bir videosu var ki izlemenizi tavsiye ederim:
Maalesef ortada o kadar çok siyâsî islâmcı var ki onlar da çıkıp "oh olsun" diyebiliyor. İnsanlarda vicdan kalmamış. Şu hizmetlere düşman olabilirsin ama gecenin 4:00'ünde yurt yıkımına gitmek de ne demek? Yazıklar olsun!
YanıtlaSilÇok üzücü, olan masum çocuklara oluyor.
YanıtlaSilMaalesef öyle. :(
SilNe yazsam bilmiyorum içim dolu kagıt almıyor kalem yazmıyor tek bildigim Rabbim Allah
YanıtlaSilHer şeyi bir bilen, her şeyi bir gören var kardeşim. Duâ edelim...
SilAllah yardımcımız olsun. Ben de derin bir hüzün içindeyim. Bir Sadabad yıkılır, bin Sadabad açılır, inşallah.
YanıtlaSilAçılıyor da elhamdülillah.
SilBir oy uğruna ne zulümler yapılıyor, taraf olmayan bertaraf olur dedikleri şey tam da bu. Yüce Mevlam zulüm gören herkesin yardımcısı olsun
YanıtlaSilAmin Gökhan Bey amin.
SilHaberim yoktu,sosyal medyayı pek takip etmiyorum.Umarım birbirimize hoş görünün arttığı zamanlara doğru ilerleriz...
YanıtlaSilİnşallah Yurdagül Hanım...
SilEvet Allah mazlumların her zaman yardımcısı olsun .
YanıtlaSilAmin abi...
Silben duymamıştım ama yazı başlığınız dikkatimi çekince okudum gerçekten çok üzücü durumlar :( Allah sonumuzu hayretsin.
YanıtlaSilAmin. Daha da ileriye gidiyorlar bakalım neler olacak?
Sil